Alİ Akkaya | Tasarım, Felsefe, Sanat ve İLETİŞİM ÜZERİNE. Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Logoterapi Nedir?

Latince logos (anlam) kelimesinden türetilmiştir.  Avusturya nörolog-psikolog Victor E. Frankl tarafından geliştirilmiştir.   L ogoterapi, insanın temel uğraşının haz almak ya da acıdan kaçınmak değil, yaşamında bir anlam bulmaktır. insanın elbette acısının bir anlamı olması koşuluyla, acı çekmeye hazır olmasının nedeni budur. anlam bulmak için acı çekmek kesinlikle gerekli değildir. acının kaçınılabilir olduğu durumlarda yapılacak en anlamlı şey, ister ruhsal veya fiziksel, ister politik olsun, acıya yol açan nedeni ortadan kaldırmak olacaktır. 

4. İstanbul Bienali Üzerine Sergi Okuması

4. İstanbul Bienali Üzerine Sergi Okuması Ali Akkaya Giriş Bu yıl dördüncüsü gerçekleşen İstanbul Tasarım Bienali Akbank Sanat, Yapı Kredi Kültür Sanat, Pera Müzesi, Arter, SALT Galata ve Studio-X Istanbul olmak üzere Beyoğlu’nda yer alan altı farklı mekân ile şehre yayılıyor. İstanbulun en güzel konumlarında yer alan bu sergiler iki rotadan oluşmakta. Bu rotalar Taksim ve Karaköy rotaları. Mekânlar bienalde tasarımla etkileşim halindeki alanlardan birine odaklanan ayrı bir okula dönüşmüş halde. Bienalde tasarım, mimari, biyoloji, sosyoloji, gastronomi, pedagoji, ekoloji, teknoloji ve ekonomi gibi pek çok farklı alandan, altı kıtadan 200’ün üzerinde katılımcının sergi ve projeleri yer alıyor. Tasarım eğitiminin nasıl farklı olabileceği, sonuçta ne kadar farklı şeyler çıkabileceğini, eskiden öğrendiklerimizi ve yeniden neler öğrenilebileceği, gelenekselle teknolojinin nasıl bir araya geleceği, farklı ağlar içinde nasıl farklı üretilebileceği gibi formlar üzerinde çokça du...

Gramsciye Göre İdeoloji

Güç ilkelerine dayalı şekilde işler. Bu işleyişide toplumun egemen sınıfı elinde tutar. Devletin baskı aygıtları (asker, polis, hükümet) doğrudan baskı aracıdır. İdeolojik aygıtlar (aile, okul, din) ise ideoloji üretimi ve dağıtımı yapan araçlardır.

Marks'a Göre İdeoloji

Doğrudan doğruya kültürel bir olguyu ele almaktadır ideoloji. Bu sebeple toplumdan topluma veya tarihten tarihe göre değişkenlik gösterebilir. Ve her tarihsel dönem kendi içinde koşullara göre belirlenir. Marks'a göre her kesim kendi ideolojisini yaratmak için eşit haklara sahip değildir.

Tekelleşme Türleri

Dikey Tekelleşme        Medya alanında farklı safhalarda sahipliğin olması sonucu hakimiyet oluşması. Hammadde kaynağının ya da temel üretim girdilerinin temininden, nihai malın tüketiciye ulaştırılmasına kadar süren üretim zincirinin bütün halkalarını kontrol etme biçimindeki yoğunlaşmanın adıdır. Yatay Tekelleşme Aynı sermaye sahibinin medya alanına farklı şirketlerle girerek birden fazla yayın organına sahip olmasıdır. Genel izleyiciye hitap eden bir televizyon kanalının yanı sıra, ayrıca bir de haber kanalı kurmak veya farklı hedef kitlelere seslenen gazete ve dergiler çıkartmak yatay bütünleşme biçimlerine örnek oluşturmaktadır. Çapraz Tekelleşme       Aynı sermaye sahibinin medya alanı dışındaki alanlarda da mülkiyet sahibi olmasıdır. Yani görsel işitsel medya ile yazılı basın ya da internet sağlayıcılar arasında sahiplik ve sermaye birleşmesi yanı sıra finans, üretim, yatırım vb. alanlarda da sahipliğin olmasıdır. Ço...

Tekelleşme Nedir?

Bir malın yapımının, tek bir kuruluşun elinde bulunduğu durum.  Herhangi bir üretim alanını/alanlarını elinde tutma, satışı tek elden yönetme ve fiyata hâkim olma durumu.  Çok sayıda alıcı karşısında sunumun tek bir satıcı tarafından yapıldığı, aynı üretim dalına girişin engellendiği ve başka mallarla ikamesi oldukça güç bir malın üretildiği piyasa. Monopoly buna en güzel örnek olabilir.

Medyanın Ekonomik Politiği

Güç dengelerinin ekonomiye bağlı olduğu ve medya içeriğini şekillendirmede ekonominin gücü ile karşımıza çıkıyor. Örnek verecek olursak : Kitapçılara girdiğinizde "Çok Satanlar" kısmını elbette görmüşsünüzdür. Ama bazen oluyor ki bu kitap nasıl çok satmış? diyebiliyorsunuz. Acaba gerçekten çok mu sattı yoksa çok satılması için mi orada gösteriliyor?

Psikolojik Saat

İnsanlar “gerçek” zamanın ipuçlarından -güneş, bedensel yorgunluk ya da zamanı belirten cihazlardan- uzaklaştırıldığında zaman algılarının bozulması çok da uzun sürmez. Ayrıca insanların deneyimledikleri süre algısını yaratan da kişinin kolundaki saatin aksine, genellikle belirsizliklerle dolu olan psikolojik saattir. Örneğin, düşük vücut sıcaklıklarının insanların içsel saatinin daha yavaş işlemesine neden olduğunu gösteren bazı kanıtlar mevcuttur.Bu bulgular sıcak yerlerde yaşayan insanların içsel saatlerinin daha yavaş işleme olasılığını da arttırmaktadır.“Bireysel farklılıklar zaman algısının doğruluğunu iyice karmaşıklaştırmaktadır. Örneğin, zamanı tahmin etmekte dışadönük kişiliklerin içedönüklere, obez kişilerin normal kilodakilere göre ve ağır uyuşturucu kullanıcılarının, hafif uyuşturucu kullananlara göre daha başarılı olduğunu biliyoruz. Ayrıca psikolojik zamanın manikler, histerikler, psikopatlar, suçlular ve paranoid şizofrenler için, melankolikler, nevrotik depresifler, an...

Zaman

Tempo meselesi sadece zevk ve yetenek faktörlerine değil, kullanılan enstrümanın kendisine ve performansın sergilendiği oda veya salona da bağlıdır.“Tempo” bir parçanın icra edilme hızını ifade eden, müzik kuramından ödünç alınmış bir kavramdır. İnsanlar, canlı ekonomilere, yüksek sanayileşme oranlarına, geniş nüfusa ve daha serin iklimlere sahip olan, bireyciliğe doğru kültürel bir eğilim gösteren yerlerde daha hızlı hareket etmeye yatkındır. Bir şehir büyüdükçe, o şehrin sakinlerinin zamanının değeri de yerin artan gelir oranı ve hayat pahalılığı ile birlikte artar; böylece zamanı idareli kullanmak daha mühim hale gelir ve hayat gittikçe daha aceleci ve sinir bozucu olur. Zaman tasarrufu sağlayan tüm yaratımlara karşın insanların kendilerine ayıracak vakitlerinin öncekinden de az olması, modern dünyanın en büyük ironilerinden biridir. Aslında, Sanayi Devrimi’nden önce insanların pek azının çalışmaya yatkın olduğunu gösteren pek çok kanıt vardır. Avrupa’da Ortaçağ boyunca, bir yıl içe...

Nietzsche Kimdir? Nietzsche Felsefesi.

Friedrich Nietzsche 1844'de Almayanın doğusundaki, babasının rahibi olduğu sessiz bir köyde doğdu. Okulda ve üniversitede fevkalede başarılıydı ve Antik Yununca'da ustalaştı bu onu, 20'li yaşlarının ortasındayken Basel Üniversitesinde profesörlüğe taşıdı. Fakat resmi kariyeri pek iyi gitmedi. Akademisyen arkadaşlarından bıkmıştı, işini bıraktı ve İsviçre Alplerindeki Sils Maria'ya yerleşti. Burada sessiz bir yaşam benimsedi ve şaheserleri üzerine çalıştı. Bu eserler arasında; "Trajedinin Doğuşu" , "İnsanca, pek insanca" , "Şen Bilim" , "Böyle Buyurdu Zerduşt" , "İyinin ve kötünün ötesinde" , "Ahlakın Soykütüğü Üzerine" vardı. Birçok sorunu vardı. Ailesi ile arası iyi değildi. "Annemi sevmiyorum ve kız kardeşimin sesini duymak bile canımı acıtıyor." demişti. Kadınlar tarafından reddediliyordu. Kitapları satmıyordu. 44 yaşındayken, bir sinir krizi geçirdi. Turin kentinin sokağında sürücüsü tarafından d...

Kader, önceden belirlenmiş kaçınılmaz bir gelecek midir? Yoksa kaderin mimarı insan mıdır?

Geleceği mi bilmek istiyorsun? O halde kendini bil onu bulacaksın. Kendisini, fikirlerini, davranıçlarını aynı zamanda geleceğini de bilir. Kişinin kendi içine bakması aynı zamanda dünyayı tanımasının anahtarıdır. Yunanlılar homoreus çağında Yalnızca kahramanlar ya da yarı tanrılar, olağanüstü başarıları sayesinde kendi yazgılarını kendiler yazma hakkını ele geçirebiliyorlardı. Her hangi bir ilahi yargıya bağlı olmayan eşsiz ve özgün yaşantılarında rastlantıların ve beklenmedik olayların yeri yoktu. Onların dışında kalan diğer sıradan insanlar ise sürekli tekrarlanan bir yaşantıya mahkûmdurlar. Onlar olasılık yasalarının geçerli olduğu uzun ya da kısa farketmez tüm yaşamları boyunca yaptıkları her şeyi bir boşluğa yöneltmiş hiçbir iz bırakmamayı kader olarak seçmiş kişilerdir. Duygularımızla düşüncelerimizi, ayrıca belirli bir anda hissettiklerimizle yaşadıklarımızı denetleyebilir yani duygularımıza hakim olabilirsek yaşamımızın kontrolünü ele geçirmiş kaderimize yön vermiş oluruz. Olu...

Homo Faber

Homo faber,  Felsefi Antropoloji'de alet yapan insanı tanımlayan terimdir. Yapımcı insan becerili insan çalışan, araçlar yapan varlık anlamına gelmektedir. Bir diğer deyişle kaderin önceden belirlenmiş ve kaçınılmaz bir gelecek mi yoksa homo faber, yani insanın kendi kaderinin mimarı mıdır? sorusuyla örnek verebiliriz.