Eğer sürekli konuşursanız başkalarının dediklerini asla duyamazsınız. Böylece tek yaptığınız şey söyleceklerinizden bahsetmek olur. Aynısı sürekli düşünen insanlar için de geçerlidir. Yani "düşünmek" dediğim şey, kafatasınızın içindekiyle, kendiniz konuşmanız, iç sesinizle muhabbet etmeniz. Sembollerin, imgelerin, sohbetlerin ve kelimelerin değişmez gevezeliklerinden ibarettir. Sürekli bunu yaparsanız düşünmek dışında düşünecek bir şeyiniz olmadığını görürsünüz. Başkalarının dediklerini duymak için konuşmayı bırakmanız gerektiği gibi hayatın ne olduğunu düşünmeyi bırakmanız gerekiyor. Düşünmeyi bıraktığınız o an "Anlaşılmaz Dünya" ile anında iletişim kurarsınız.
Lipelius 9.yüzyılda yaşamış olan bir felsefecidir. İrlanda doğumludur. Tanrılar okulu adlı bir el yazması vardır. Hakkında çok az bilgi olmasına rağmen felsefesi oldukça derindir. Lipelius Felsefesi Lipelius'un öğrencilerilerine Lupelyanlar denilmektedir. Lupelyanlar, nedenlerini bilmedikleri anlamsız çatışmalara, ihtilallere ve uzak ülkedeki manasız savaşlara gönüllü olarak katılırlardı. Onlar savaş meydanlarında ne zayıfı ne de mazlumu korumak için, ne soyut ilkeleri ne de ideolojileri savunmak için, ne düşmanlarını yenmek için ne de öclerini almak için giderlerdi. onlar kendilerinin efendisi, kaderlerinin belirleyicisi olmak için savaşırlardı. Gerçek savaşçılar başkalarından üstün gelmek için ya da onları kontrol altına almak için savaşmazlar. Onlar bir zafer, bir mülk, onlar gerçek önemi olan tek bir şeyi kazanmak için savaşırlar, kendi içsel özgürlüklerini. Lupelius'un öğretisi, iradenin geliştirilmesine dayalı bir yıkılmazlık eğitimiydi.Amacı bütün kısıtlamalardan kurt...
Yorumlar
Yorum Gönder